Antakya’da, 12 Eylül 1980 Askeri Faşist Cuntasının bir ürünü olarak, 6 Kasım’da kurulan Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) yıl dönümü vesilesiyle bir açıklama gerçekleştiren Kaldıraç Üniversite, Özgürlükçü Gençlik ve Sosyalist Öğrenci Hareketi (SÖH), YÖK’e ve paralı, eşitsiz eğitim sistemine karşı öğrenci gençliği birlikte mücadeleye çağırdı.
AKA-DER’de yapılan basın toplantısında açıklamayı okuyan Ökkeş Soyalan, her yıl 6 Kasım’da öğrencilerin haklı taleplerinin dile getirdikleri ve bir yıl boyunca yapılan tüm saldırılara karşı bugün de güçlü bir şekilde ortaya konulduğunu hatırlatarak, şunları ifade etti;
“Pandemi sonrası süreçte üniversitelerin online eğitime geçmelerine tanık olduk, ama ne geçmek! Öğrencilerin hiçbir materyal ihtiyacını karşılamayan üniversiteler, hali hazırda ekonomik sorunlarımızın bir kat daha arttığı bu süreçte, gerekli ekipmanları edinemeyen arkadaşlarımıza okullarını dondurmak zorunda bıraktırdı. Özel üniversiteler dönem ücretlerini aldıktan sonra online eğitim kararı aldılar. Tüm bunlar olurken bir de arada ikinci öğretimdeki arkadaşlarımızın harçlarına ağır zamlar yapıldı. YÖK, pandeminin getirdiği sorunların hiç birisine çözüm getir(e)medi, üzerine bu durumu fırsata çevirip kasasını doldurmaya devam etti. Paran kadar eğitim, paran kadar sağlık, ilkelerinden ödün vermediler.”
Toplumda bireyciliğin yaygınlaştığını, pandemi boyunca sadece saray ve çevresinin istedikleri gibi test yapabildiğini, özel hastanelerin hasta almaktan uzak durduğunu ve pandemiyi yönetenlerin her gün yalan haberlerle halkı kandırdığını söyleyen Ökkeş Soyalan, şu şekilde konuşmasına devam etti;
“Artık herkes tarafından görülmektedir ki saray rejimi yönetemiyor ve yönetememe hallerini savaş çığırtkanlıklarıyla, ırkçı saldırılarla, en ufak bir hak arama mücadelesine aymazca saldırılarıyla, yanlış açıklanan pandemi verileriyle gösteriyorlar. Ülkede ekonomik kriz ve işsizlik tırmanırken, halkın alım gücü her gün daha da azalırken, utanmadan ‘aile bireylerinin gelirleri yüzde 35 arttı’ diye açıklama yapacak kadar yalanlarının arkasına saklanmak zorunda kalıyorlar.”
Ökkeş Soyalan, yattıkları toplumun bir cinnet toplumu olduğunu sarayın zihniyeti ve politikasının toplumun tamamını etkisi altına aldığın, kadın cinayetlerinin ve cinsel şiddetin bu dönemde daha fazla arttığını ve devletin failleri koruduğunu, YÖK’ün cinsiyetçi ve eril politikalarıyla okullarda kadınların barınmasının zorlaştırdığını ifade ederek konuşmasını şöyle bitirdi;
“Kampüslerde yaşanan tacize, tecavüze, şiddete, homofobiye karşı önleyici ve bunlara karşı mücadelede ön açıcı birimlerin kurulamamasının önündeki engel de YÖK’ün eril karakteridir. Sokaklarda kovamadıkları kadınların örgütlü öfkesi, köhneleşmiş zihniyetlerini tarihin çöplüğüne yollayacak! Saray rejiminin bu yönetememe durumu ortadadır. Ekonomik, siyasi ve toplumsal kriz hali bunu bize gösteriyor. Üniversitelerimizi de geleceğimizi de emeğimizi de özgürleştirecek olan bizleriz; yara kimdeyse merhem de ondadır. Birlikte mücadeleyi büyütmek ve sağlamlaştırmak, karanlığı yıkacak gücümüz olacaktır.”