Dilşad Canbaz Kaya: Halklarımıza Sokakta Direnerek Kazanacağımızı Her Fırsatta Dile Getireceğiz

Gazete Patika’nın eş sözcümüz Dilşat Canbaz Kaya ile gerçekleştirdiği röportajı yayınlıyoruz: 

 

Gazete Patika: Siyasi iktidar tarafından dayatılan 24 Haziran baskın seçiminin siyasal arka planına dair neler söylemek istersiniz?

Dilşad Canbaz Kaya: Aslında tarihinden önce yapılacak bir seçimi yani baskın seçimi zaten tahmin ediyorduk. Hem ülkenin içerisinde bulunduğu siyasi atmosfer, hem iktidarın OHAL ile “yönetme” çabalarının karşısında yükselen toplumsal muhalefet, direnişler, grevler bize iktidarın sıkıştığını gösteriyordu. AKP on altı yıllık iktidarlık döneminde birçok toplu katliam yaptı, bodrumlarda insanları yakıp, cenazelerini sokak ortasında günlerce bıraktı, devrimcilerin anmalarına cezalar yağdırıp, tutuklamalar yaptı, 8 Mart’lar, 1 Mayıs’lar yasaklanarak ezilenlerin, emekçilerin, işçilerin, kadınların toplumsal mücadele belleği silinmeye çalışıldı, kendisinden olmayan her kesimi hedef aldı ve halklarımızı birbirine hedef gösterdi. Emek hırsızlığı, ırkçılık, cinsiyetçilik, nefret söylemleri AKP/Erdoğan iktidarı boyunca sürekli arttı. Ancak baskı arttıkça halkın tepkisi de artmaya başladı, grevler yükseldi, yasaklamalara rağmen eylemler çoğaldı, öyle ki “Gezi Direnişi” katliamcı iktidara karşı verilen en büyük cevaplardan biriydi. Sözde darbe girişimi bahane edilerek hapishaneler devrimcilerle tıka basa dolduruldu. Biliyorsunuz, son on yılda açılan hapishane sayısı 139 ve 2018 yılında açmayı hedefledikleri hapishane sayısı 38’idi. Tüm bunlar bize aslında iktidarın ne kadar köşeye sıkıştığını,” ülkeyi yönetemediğini” bu nedenle de son çare olarak da OHAL’e başvurduğunu gösteriyor. Ancak yedinci kez uzatılan OHAL de iktidarın yaşadığı çöküşü engelleyemedi ve engellemesini de beklemiyorduk zaten. AKP iktidarı yalnızca ömrünü uzatmak için çırpınıyor ve sürekli uzatılan OHAL, baskın seçim bunun aynası oldu.  Biraz öncede belirttiğim gibi yükselen işçi grevleriyle (ki Erdoğan’ın grevleri yasaklamak için adımlar attığını kendi ağzından duyduk), sokaklara çıkan insanlarla, hapishanelerin devrimcilerle tıka basa doldurulmasıyla, nefret söylemlerinin, ötekileştirmenin, ırkçı politikaların, işçi düşmanlığının, kadın cinayetlerinin artmasıyla Erdoğan/AKP iktidarının arkasına saklandığı sözde demokrasi aynası kırıldı ve faşist iktidarın gerçek yüzü halkımız tarafından da görülmeye başladı. Halk artan vergilere, zamlara karşı isyan etmeye başladı, derinleşen ekonomik göçük, doların yükselmesi, kısacası ekonominin iktidarın aleyhine gelişmesi baskın seçimi kaçınılmaz kılmaktaydı. Bugün bizlere dayatılan baskın seçimin arkasında iktidarın zaman kazanma politikası var açık ve aleni bir şekilde görülüyor ki AKP iktidarı en iyi hamlesini yapmaya hazırlanıyor. Ancak unuttuğu bir şey var ki on iki ayın her günü bir katliam yaptı ve biz her gün sokaklarda anmalar yapıyoruz, her mahallede tanıdığımız en az biri bu iktidara karşı olduğu için hapiste. Başta kadın hakları olmak üzere mücadele ederek kazandığımız haklarımız meclislerde oylatılarak elimizden alınmaya çalışıyor. Faşist iktidara karşı verdiğimiz mücadelenin en önemli alanlarından biri kadınların bu sistemde yaşadıklarıdır. Daha anlaşılır olması için örneklendirerek söylemem yerinde olacaktır. Biz bu iktidar döneminde Aladağ’da on tane kız çocuğunun katledildiğini gördük, ihmalin rolü büyüktü elbette ancak ihmale sebep olan şey neydi diye dönüp baktığımızda çocukların yurt kapıları demir parmaklıkla kilitli olduğu için yanarak öldüğünü görüyoruz, öncelikli olarak gözetilen kız çocuklarının “namus”u olmuştu. Ensar Vakfı olayında savunular, “bir kereden bir şey olmaz”  diyerek yapıldığında istismarcı bir iktidar geleneği teşhir olmuştu. Hamile bir kadın spor yaptığı için sokakta darp edildi, şort giydiği için kadınlar halka açık alanlarda, otobüslerde tekmelendi, dövüldü, öz savunma hakkımız yok sayıldı ve kadınlar müebbet hapse mahkûm edilirken, kadınları öldürenler iyi hal saygın tutum indirimleri aldılar, gencecik bir kadın gece yarısı ev baskınında AKP iktidarının kolluk kuvvetleri tarafında öldürüldü, müftülere nikah kıyma yetkisi verilerek, çocuk yaşta evliliklerin önü açıldı, kız çocukları tecavüzcüleri ile evlendirilsin diye yasalar çıkarılmaya çalışıldı, ölmüş kadınların çıplak bedenleri sokaklarda teşhir edilmek istendi, 8 Mart’lar yasaklandı, sokağa çıkan kadınlar dövüldü, gözaltına alındı. Tüm bunlar AKP iktidarının unuttuğu bir şeyi başta kadınlar olmak üzre bizlere tekrar gösterdi. Ellerinde bizim kanımız varken, kadınların, çocukların, işçilerin, mazlum halkların kanı varken bizi “yönetemeyecek”, iktidara gelemeyecek. Baskın seçim bizleri engellemek için yeterli bir karar olmadı ve hiçbir zaman olamaz. Bizlerin özel bir seçim çalışması yapmaya ihtiyacı yok. Bizler her daim halkımızla yan yana olan, sesimizi duyurmak için sokaklara çıkanlarız. Bizler halkız, halkın ta kendisiyiz.

 

Patika: Cumhur ittifakı ve millet ittifakı gibi aslında nitelikleri ayni olan iki gerici klik ve bunlara karşı demokratik toplumsal muhalefeti temsil eden HDP bulunmaktadır. Bu siyasal durumda HDP ve etrafında birleşen sol demokratik ittifak güçlerinin durumuna dair neler söylemek istersiniz?

Dilşad Canbaz Kaya: Sadece seçimden seçime emekçileri hatırlayan iki gerici klik. Elbette vaatlerinden çok net anlıyoruz, halkımızı ve yaşadıkları sorunları görmezden gelenlerin seçimlerle birlikte halkımızın sorunlarının, temel hak ve ihtiyaçlarının gerici ittifaklar tarafından nasıl hatırlanıp seçime malzeme yapıldığını. Zaten hakkımız olan bizlere vaat ediliyor, bu gerici iki ittifak gücünün ayan beyan ortaya koyduğu tablo budur. HDP ile ittifak yapan demokratik güçler, sosyalistler olarak bizler halkın seçtiği ve kendilerini temsil etmesi için,  niteliğini ve karakterini çok iyi bildiğimiz parlamentoyu, gerici, kapitalist, sınıf düşamanı partileri teşhir etmek amacıyla halkımızın bizzat belirlediği adaylarız. Seçimlerin en önemli kriterlerinden biri eşitsiz şartlarda yapılmasıdır, kapitalizmin de önemli dayanaklarından biri eşitsizlik değil midir zaten. HDP ve ittifak güçleri ile gerici kliklerin şartları arasında derin bir eşitsizlik var. HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş hapishaneden 10 dk’lık bir ankesörlü telefon görüşmesi ile dahi TV programına katılmazken cumhur ittifakı cebimizden kesilen vergiler ile çalışmalarını sürdürüyor. Hal böyle olunca tepkiler de yükseliyor tabi ki, mesela sıkça sorulan ve cevabı verilmeyen sorulardan biri şu, “Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanı adayı olabiliyorsa neden cezaevinde?” Elbette halkın tepkileri duyulmazdan geliniyor. Çünkü HDP bugün ittifak yaptığı demokratik güçler, sosyalist kurumlar ile önemli bir dinamizm taşıyor. HDP’nin cezaevine kapatılan vekilleri alıkonulmaya devam edildiği gibi, bu dönem adaylıkları gösterilen vekillerin bir kısmının da adaylıkları düşürülmüştür. HDP’nin halklarımızı renkliliği ve çeşitliliği ile renk, ırk, köken, cins, cinsel yönelim, inanç ayrımı yapmaksızın ittifaklar yapması gerici kliklerin tekçi zihniyetlerinin en büyük teşhiridir aslında. Bu nedenle HDP sol, sosyalist demokratik ittifak güçleri ile önemli bir görev ve sorumluluk üstlenmiş durumda. Tüm eşitsiz koşullara rağmen güçlü bir seçim çalışması yürütüldüğünü söylemek yanlış olmaz. Elbette seçimler bu düzenin değişeceğinin bir göstergesi değildir, ancak HDP ile yapılan ittifaklar tek adam rejiminin geriletilmesi için önemli bir adım olmaktadır. En  güçlü dayanağımız ise kadınların sesini meclisten de duyurmak için, AKP iktidarını ve yandaş, burjuva partileri meclisten teşhir etmek için yola çıkmış olan biz kadın vekillerdir, partilerin çıkardığı kadın vekil sayılarına bakıldığı zaman bileşen ve ittifaklarıyla HDP önemli bir rol üstlenmiştir, hakları ellerinden alınmak istenen kadınlar için bu önemli bir fırsattır. İki gerici kliğe karşı HDP ve sol, sosyalist, demokratik güçler arasında yapılan ittifak halkımız açısından önemli bir yerde durmaktadır. Elbette geri dönüşleri de pozitif oluyor. Bunun en güzel örneği rengârenk ve coşkulu meydanlar. Sol, sosyalist, demokratik güçlerle HDP arasında yapılan ittifakın tüm eşitsiz, adaletsiz koşullara rağmen bir dinamizm ortaya çıkarması gerici kliklere karşı önemli bir başarı sağlandığının göstergesidir.

 

Patika: SMF’nin HDP ile ittifak anlayışının siyasal gerekçelerine dair neler söylemek istersiniz?

Dilşad Canbaz Kaya: HDP ile yaptığımız ittifak taktik bir siyasettir, seçimleri sistemi değiştirmenin bir aracı olarak görmüyoruz. Bu tavrımız parlamentoyu reddetme anlayışını beslemiyor elbette, ancak parlamentoya dair taktik siyasetlerimiz döneme ve şartlara göre değişmektedir. Bu taktik siyasette esasımız kullanacağımız aracın amacımıza hizmet edip etmemesine bağlıdır. HDP ile yaptığımız ittifakın amacı mücadelemizin asıl alanlarından kopmadan, yalnızca parlamentarist bir politikayla halklarımıza barışı ve zaferi getiremeyeceğimizi bilerek ve parlamentoyu işçilerin, kadınların, ezilen ulus ve inançların, LGBTİ+’ların seslerini duyurmak için bir araç olarak kullanmaktır. Bu nedenle HDP ile yapılan ittifakta gerici, faşist partilere karşı birleşmek temel amacımızdır. Bu sürecin ve ittifakın SMF olarak birleşik mücadeleye verdiğimiz önemle kavranması önemlidir. HDP ile ittifak ilerici ve demokratik bir cephe oluşturarak halkımızın, faşist partiler arasında bir seçim yapmak zorunda bırakılmasına ilkeli bir birliktelikle engel olmaktır. HDP ile yaptığımız ittifakı, kendi cephemizden burjuvazinin kendi kalelerini içten darbelemek olarak görebiliriz, çünkü amacımız gerici klikleri ve egemenleri geriletmektir. Burjuvazi, gerici partiler yüzyıllarca parlamentoyu kullanarak halkımızı kandırmış ve parlamentoyu bu amaçları için önemli bir araç haline getirmişlerdir. Bizim HDP ile yaptığımız ittifaktaki amacımız ise bunu teşhir etmek ve haklarımıza ancak sokakta direnerek kazanacağımızı her fırsatta dile getirmektir. Kısacası amacımız burjuva parlamentonun teşhiri ve böylece yalan ve kirli siyasetle kandırılmak istenen halkımıza burjuva siyasetin gerçekliğini sunmaktır. AKP/Erdoğan iktidarı halklarımızı yoksullaştırmak, kazandıkları demokratik hakları törpülemek ve yok etmek istiyor. Sınıfsal uçurum derinleştikçe sivil ölümleri, güvencesiz çalışma, emek sömürüsü hak ihlallleri de artıyor. Sürecin halklarımız üzerindeki yakıcılığı bu denli yoğunken hiçbir taktik siyaseti ötelemek, hiçbir aracı değersizleştirmek gibi bir tavrımız olmamalıdır, olamaz. Birleşik mücadeleyi yükseltmenin tüm kapılarını açmalı ve gerici ittifakları, kapitalist, inkarcı ve asimilasyoncu iktidarı ve çanak tutanları geriletmeli ve mücadelemizi yükseltmeliyiz. Bu nedenle HDP ve SMF ittifakı faşizmin geriletilmesi için oldukça önemlidir.

 

Patika: 24 Haziran ve sonrası süreç bağlamında bizleri yani ezilenleri nasıl bir siyasal süreç bekliyor?

Dilşad Canbaz Kaya: İktidarın ne kadar zorlandığını hep birlikte görüyoruz. Karşısında ciddi bir muhalefet var köşeye sıkıştığı söylemlerinden dahi anlaşılıyor. Dil sürçmeleri bilinçdışına ittiklerini bir bir ortaya döküyor. İktidar bu güne kadar ezilenlerin emeklerinden çaldıkları ile geldi, katliamlar yaptı, hapislere attı, ekonomiyi iflas ettirerek üstümüze ağır borçlar bindirdi, kısacası kanımızla beslendi ve palazlandı, ancak bugün zayıflamaya başladığını görebiliyoruz. Güç kaybediyor ve saldırıları pervasızlaşıyor. SMF olarak hiçbir zaman ezilenlere, emekçilere parlamentoyu çözüm olarak göstermedik bu halkı kandırmaktan, onları oyalayıp kullanma siyasetinden başka bir şey değildir, bu nedenle 24  Haziran seçimleri bizim için her şeyin son bulduğu tarih olmayacaktır, aksine süreç ezilen halklarımız açısından olumsuz giderse AKP iktidarı baskısını arttıracak dolayısıyla biz de aynı dirençle ve mücadeleyle devam edeceğiz, süreç olumlu giderse açıkça söylemek gerekir ki, AKP iktidarının bıraktığı enkazın temizlenmesi ve gerici politikaların geriletilmesi için çalışmalarımız devam edecek. Sosyalistler olarak bizler, her durumda ve koşulda sonuç ne olursa olsun esas hedefimize ulaşmak için mücadeleye devam edeceğiz. Ezilenler üzerindeki baskı ve sömürü Cumhur ittifakının kazanması durumunda artacak ve derinleşecektir. Bir diğer gerici klik olan Millet ittifakının Cumhur ittifakı ile arasında bir fark olmadığı aynı faşist geçmişten geldiklerini belirtmek önemlidir. Ancak millet ittifakının kazanması durumunda, AKP iktidarının kalıntılarının temizlenmesi sebebiyle, -amaç kesinlikle kendi iktidarının ayaklarını sağlam bir zemine koymaktır- ezilen halklarımız kısa bir süre rahatlama yanılsamasına kapılabilme olanakları yüksek olsa da aynı politikalar yeniden uygulanacak ve ezilenler tekrar aynı baskı ortamına itileceklerdir. AKP /Erdoğan iktidarı bu sürece kadar ezilenler üzerinde kanlı politikalar uygulayarak geldi 24 Haziran’da böyle bir sürecin yaşanabilme olasılığı yüksek. İktidar yerini kolay bırakmak istemediğinin B,C,D planları olduğunu da söyleyerek belirtiyor. Tüm faşist uygulamaları devreye sokacağını tehmin etmek zor değil, hem 24 Haziran’da hem de sonrasında mücadelemiz elbette bitmiyor. Bileşik mücadele anlayışımızı yükselterek faşist iktidarı geriletecek ve tüm baskıların üstesinden birlikte geleceğiz.

 

Gazete Patika