Aleviler Kadıköy’de ‘Demokrasi ve Laiklik’ İçin Buluştu

Alevi örgütleri çeşitli illerde yaptıkları açıklamalarla zorunlu din derslerinin kaldırılmasını, cemevlerinin ibadethane sayılmasını talep etti.

Zorunlu din dersine karşı yurdun dört bir yanında eylemler düzenleyen Alevi örgütleri, siyasi partiler, kitle örgütleri miting ve kitlesel basın açıklamaları yaptı.

Demokrasi, laiklik, özgürlük, adalet ve eşitlik çağrısıyla gerçekleştirilen mitinglerde zorunlu din derslerinin kaldırılması, son Milli Eğitim Şurası’nda karar altına alınan okul öncesi eğitimde din eğitimi kararının geri çekilmesi istendi.

Eşit yurttaşlık hakkı talebinin de yansıdığı miting alanlarında “Diyanet lağvedilsin”, “Cemevleri ibadethanemizidir”, “Parasız, bilimsel, anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” yazılı dövizlerle talepler dile getirildi.

Kadıköy’de gerçekleştirilen kitlesel buluşmada “Parasız bilimsel anadilde eğitim”, “Zorunlu din dersi istemiyoruz”, “Eşit yurttaşlık istiyoruz”, “Tarikat cemaat istemiyoruz”, “Laik bilimsel anadilde eğitim”, “Haklara eşitlik inançlara özgürlük” sloganları atılırken, Migros işçilerinin direnişi selamlandı.

Aleviler tarafından yapılan basın açıklamasında, Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına son verilmesi çağrısı yapılırken, evrensel değerlerle kuşatılıp bilim yuvaları haline getirilmesi gereken okulların gerici bir kuşatma altında olduğuna dikkat çekildi.

Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri tarafından  yapılan açıklamada şunlar dile getirildi:

“Cumhuriyet ilkeleri din ve ırk esasına bağlı değildir. Ortak tarih, kültür, birlikte yaşama isteği gibi dinsel unsurlara dayalı bir eşitliktir. Bu hakkın anayasadaki tanımı da budur.

Hukukun üstünlüğünü temel alan “hukuk devleti” ise, kamusal gücün yasaya tabi olduğu kurumsal bir sistemdir. Bu sistem; hukukun üstünlüğüne, yani herkesin aynı hak ve hürriyetlere sahip olduğuna vurgu yapar.

İnsanca yaşama hukukunu silahlı çatışma üzerine kuran emperyalizm yeni güç dengesi oluşturarak yoksul ülkeleri paylaşmayı yenilemektedir.

Milyonlarca işçinin, emekçinin, yoksulun canına mal olacak savaşları başlatmak ya da halkları bu yönde kışkırtmak ticari, mali ve iktisadi hırstır. Kısacası insan onurunu yağmalamaktır. 

Bizler inancımız gereği üretim ve emeğin toplumsal niteliğiyle kutsal olduğunu, bu kutsal değerler üzerinde şiddet ve kan dökerek mülk edinmek isteyen emperyalizme karşı olduğumuzu ve eşit yurttaşlığın olduğu, adil bir düzen, demokrasi ve laik bir ülke için mücadele ettiğimizi söylüyoruz”.

soL Haber