Halkların Demokratik Partisi (HDP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) “Hakkımız olanı alacağız, tüm ücretler artırılsın” kampanyası kapsamında Kadıköy Rıhtımda basın açıklaması düzenledi. Çok sayıda kişinin katıldığı eylemde “Zam zulüm işkence işte AKP”, “Savaşa değil eğitime bütçe”, Direne direne kazanacağız” sloganları atıldı. 7’li adına ortak basın metnini EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros okudu.
İşçi ve emekçiler, her yeni güne temel tüketim mallarına ve hizmetlerine yapılan zam haberleriyle uyandığını belirten Barbaros, “Akaryakıttan elektriğe, doğalgazdan ulaşıma, temel gıda ürünlerinden vergi ve harçlara kadar birçok kalemde yapılan fahiş zamlar ile emekçi halkın yoksulluğu, yokluğu katlanmaya devam ediyor. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) son olarak 12 aylık enflasyon artışını yüzde 160.76 olarak açıkladı. İşçiler, emekçiler faturalarını öderken ve markette, pazarda yüksek enflasyonu ve hayat pahalılığını en yakıcı şekilde hissediyor. Halk sefalet içindeyken elektirik şirketleri hükümetten en az yüzde 50 zam istedi, yüzde 30’da uzlaşıldı. Hükümet emekçilerin cebindeki deliği her geçen gün daha da büyüyor. Mutfaklar yangın yeri; işçi ve emekçiler sofrasına ne koyacağını kara kara düşünüyor. 20 yıllık iktidarlarının her döneminde olduğu gibi sermayeyle el ele veren hükümet, halkı sefalet koşullarına mahkum etmeye devam ediyor” diye konuştu.
‘Düzen ve iktidar emekçi halka gelecek vaat etmiyor’
Barbaros, “Dört kişilik bir ailenin gıda harcaması ile birlikte giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri temel insani ihtiyaçlar için yapması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı yani yoksulluk sınırı 19 bin 602 liraya yükselmiş durumda. Bütün ücret ve maaşlarda olduğu gibi yıl başında asgari ücrette de yapılan zam aynı ay içinde eriyip gitti. İşçi ve emekçiler ay sonu hesabı yaparken, patronların serveti rekor üzerine rekor kırıyor. Ortada tam anlamıyla bir sömürü düzeni var. Bu düzen ve iktidar zenginlere kar rekorları, emekçi halka ise sefalet maaşları dışında hiçbir gelecek vaat etmiyor. Emekçilerin açlığı, sefaleti büyürken; sermayenin yeğane temsilcisi Erdoğan ve tek adam yönetimi ise kapitalistlerin, rantçıların, zenginlerin kasasını doldurmanın derdinde! Özelleştirmeler, yap-işlet-devret modeli, patronlara vergi afları ve teşvikler, kur korumalı mevduat hesabı, gelire endeksli senet vb. yollarla ülkenin ve halkın kaynakları başta yandaşlar olmak üzere kapitalistlere ve bir avuç servet sahibine peşkeş çekiliyor” dedi.
‘25.5 milyon insan açlık sınırının altında yaşam savaşı veriyor’
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında “aç kalan falan yok” diyor fakat dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 6 bin liraya yükseldiği ülkede 25.5 milyon insanımız açlık sınırının altında yaşam savaşı verdiğini hatırlatan Barbaros, “İstanbul’da nerede bir halk ekmek büfesi varsa önünde upuzun kuyruklar oluşuyor. İktidarın kamu kaynaklarını yağmalattığı, ihalelere boğduğu, emekçilerin cebinden milyar dolarlar akıttığı patronlar ise halkın ekmeğinden çalarak servetlerine servet katıyor. Bu sömürü ve baskı düzeni, emekçilere her gün yeni zamları vadetmekten, düşük ücretlere ve kölece çalışma koşullarına mahkum olmaktan başka hiçbir işe yaramıyor. Yoksuldan alıp zengine aktaran, ülkede yaşanan her bir sorunun faturasını işçi ve emekçiye kesen bu iktidar da, bu sermaye düzeni de değişmelidir” ifadelerini kullandı.
‘Emekçilerin biriken ve kangren haline gelmiş olan sorunları sadece sandığa havale edilerek çözülemez’
İşçi sınıfının milli gelirden aldığı pay her geçen yıl düşerken, sermaye sınıfının payının arttığına dikkat çeken Barbaros, “Katma değer içindeki emeğin payı yüzde 38,8’den yüzde 31,5’e gerilerken, sermayenin payı yüzde 40,8’den yüzde 47,6’ya yükseldi. Veriler de göstermektedir ki, yoksulluk derinleşiyor eşitsizlik artıyor. Geçtiğimiz haftalarda Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor.” sözleri gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya seriyor. Halkın yaşam ve çalışma koşulları, tek adam yönetimi ve Cumhur ittifakı politikalarıyla her geçen gün daha da kötüleşiyor. Siyasal iktidarın programı işçinin, emekçinin, yoksul halkların değil, patronların programıdır. İş arayanın, evine ekmek götürmeye çalışanın değil savaş tekellerinin ekonomi programıdır. Emekçi halkın ihtiyaçlarına, sağlığa ve eğitime ayrılmayan bütçeler savaş makinelerine, silaha, halklar arası düşmanlık tohumları ekmeye ayrılmaktadır. Tüm bu karanlık tablo içerisinde memleket işçi ve emekçiler açısından yangın yeri iken sermaye muhalefeti ise halk hareketini frenlemek için çaba göstermeye devam ediyor. Emekçilerin biriken ve kangren haline gelmiş olan sorunları sadece sandığa havale edilerek çözülemez. İşçiler ve emekçiler yüksek enflasyonu, fahiş zamları, derinleşen yoksullaşmayı izlemeden, seçimleri beklemeden bir an önce harekete geçip birleşik mücadeleyi büyütmelidir” dedi.
‘Tüm emekçileri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz’
Bizler bu sefalet koşullarına karşı “hakkımız olanı alacağız, tüm ücretler arttırılsın” diyerek bütün emekçileri birleşmeye çağıran Barbaros, “Kiralara, temel tüketim mallarına, ulaşıma, elektriğe, suya, doğalgaza yapılan zamlar durdurulmalıdır. Hep birlikte sömürü, yağma ve soygun düzenine dur demek için yan yana gelmeye başladık. Şimdiye kadar ilçeler de stantlar açtık, imza topladık. İşçi ve emekçiler insanca yaşam talepleri etrafında bir araya gelip işyerlerinde, fabrikalarda, ofislerde, mahallelerde mücadele platformlarını ve kendi birliklerini kurarak sesini yükseltmelidir. Taleplerimizin hayata geçmesi ancak işçi sınıfının ve emekçi halkın birleşerek örgütlü bir şekilde mücadele etmesi ile mümkündür. Tüm emekçileri iktidara ve arkasındaki sermaye güçlerine karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
Gazete Patika